Diyarbakır’da kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedeni bulunan 8 yaşındaki Narin Güran’ın katil ya da katillerini arama çalışmaları devam ederken soruşturmayla ilgili bir açıklama da Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan’dan geldi. Sağkan, “İfadelerin dışarıya sızdırılmasının bu soruşturmanın selameti bakımından çok ciddi zararlara tekabül edeceğini de bir hukukçu olarak görmekteyiz” dedi.
“NARİN CİNAYETİNİN EN AĞIR ŞEKİLDE CEZALANDIRILACAĞINA OLAN İNANCIMI KORUYORUM”
Sağkan, Burdur’da yaptığı açıklamada, “Narin kızımızın dava dosyasını ilk günden itibaren Diyarbakır Baromuzla birlikte etkin şekilde takip ediyoruz. Ben olayın tüm ayrıntılarıyla ortaya çıkacağına ve bu canice işlenen cinayete kimler sebep verdiyse en ağır şekilde cezalandırılacağına olan inancımı tam anlamıyla koruduğumu ifade etmek durumundayım.” dedi. Sağkan şunları kaydetti:
“SORUŞTURMA SÜRECİNDE BAZI YANLIŞLARIN OLDUĞUNUN ALTINI ÇİZMEK GEREKİYOR”
-Maalesef soruşturma sürecinde bazı yanlışların da olduğunun altını çizmek gerekiyor. Özellikle bu noktada Diyarbakır Baromuzun sürece dair inanılmaz nitelikli bir çalışma sergilediğini tüm kamuoyuyla paylaşmak isterim. İlk günden itibaren tüm soruşturma dosyasını etkin bir şekilde takip etmiştir.
“İFADELER ÇARŞAF ÇARŞAF BASINA YANSIDI”
-Baromuz ve soruşturmanın gizliliğine riayet ederek soruşturmanın selametine en ufak şekilde zarar gelmemesi için aldığı bilgilerin hiçbirisini kamuoyuyla paylaşmamıştır. Ancak görüyoruz ki soruşturmanın gizliliği kararına rağmen ifadelerin çarşaf çarşaf maalesef ki basına yansıdığı bir süreci yaşıyoruz.
“İFADELERİN SIZMASI SORUŞTURMA CİDDİ ZARARLAR VEREBİLİR”
-Basın mensuplarının görevi tabii ki bu bilgileri kamuoyuyla paylaşmaktır. Ancak yürütülen soruşturmada özellikle toplanan deliller bakımından yapılan bir değerlendirmede sanıkların ya da şüphelilerin ifadelerinin bu soruşturma açısından çok önemli olduğunu gördüğümüzde ifadelerin dışarıya sızdırılmasının bu soruşturmanın selameti bakımından çok ciddi zararlara tekabül edeceğini de bir hukukçu olarak görmekteyiz.
-Ancak dediğim gibi Diyarbakır Baromuz bu konuda bütün hassasiyetiyle bu dosyayı takip etmektedir.
“İDAM CEZASINA HER ZAMAN KARŞI OLAN BİRİSİYİM”
-İdam cezasına gelecek olursak; ben bireysel olarak, bir insan olarak, bir hukukçu olarak idam cezasına her zaman karşı olan birisiyim. Bunun birçok tartışmasını yürütebiliriz. Ancak ben bir sefer bile olsa suçsuz birinin cezalandırılması halinde yaşanacak olan vicdan azabına kimsenin dahil olmamasına inananlardanım.
– Bizim ceza adalet sistemimizde hiçbir yanlış yapılmıyor diyebilecek tek bir kişi bile çıkmaz. Ancak bu yanlışlar aynı zamanda bazı zararlara sebebiyet verir. Bugün baktığınızda haksız gözaltı ve tutuklamalardan dolayı devlet milyonlarca lira tazminat ödüyor. Davanın sonunda kişiler beraat ettiği zaman milyonlarca lira tazminat ödüyorsunuz. Yıllar sonra suçsuzluğu ortaya çıkan insanlar oluyor.
“İDAM CEZASI TELAFİSİ İMKANSIZ ZARARLARA SEBEBİYET VERİR”
-Bu insanların başında idam cezası gibi bir kılıç sallandırılmasının hatta uygulamaya sokulmasının geri dönülemez, telafisi imkansız zararlara sebebiyet vereceği hepimizin bildiği bir gerçektir. Kaldı ki ceza adalet sistemi bakımından baktığınızda caydırıcılık anlamında da idam cezasının uygulandığı ülkelerde de bu tip suçlarda oransal olarak herhangi bir azalma olmadığını görüyoruz.
-Bizde cezalandırmanın amacı tabii ki öncelikle caydırıcılık, devamında ıslah oluyor. Haliyle caydırıcı cezaların uygulanması ancak cezalandırmadaki temel felsefe olan ıslah unsurunun da muhakkak göz önüne alınması gerektiği inancındayım.
Kaynak: sozcu.com.tr