Soruşturmacı televizyon gazeteciliğinin öncüsü Arena, “İzmir’in Çernobil’i” diye nitelenen radyoaktif atık alanını mercek altına aldı. İzmir’in metropol ilçelerinden Gaziemir’deki Aslan Avcı Kurşun ve Döküm Fabrikalarının 70 dönümlük arsasına 18 yıl önce radyoaktif madde gömülmüştü. O dönemde fabrika sahibinin damadı olan Mustafa İrvana tesiste müdür olarak çalışıyordu. Televizyonda ilk kez Arena’ya konuşan İrvana, dünyada emsali görülmemiş skandalın nasıl olduğunu şöyle anlattı:
“2006 yılı sonunda zannediyorum Kasım ayı veya Aralık’ın başıydı öğlene doğru saat 10:00-11:00 sıralarında üç kamyon dolusu metal halde kurşun geldi. Bunların bir tanesini damper yapınca küre şeklinde radyoaktif saklama kapları düştü. Fakat enteresan olan, bunların içinde radyoaktif çubuklar duruyordu. O zaman bacanaklar vardı, bacanakları uyardım, hanginiz aldıysanız bu malı iade edin diye. Çubuklar Europium 152’ydi. Ben zaten 2006 sonunda da ayrıldım. Daha sonra bu atıkları bizim yıllardır çıkan ocak cüruflarını döktüğümüz alana gömmüşler. Bu radyoaktif bulaşık bütün her tarafa yayıldı.”
Sahadaki radyasyon yüzbinlerce İzmirli’ye ölüm kusuyor.
SORUN ÇÖZÜME ULAŞMADI
Sahadaki radyasyon yüzbinlerce İzmirli’ye ölüm kusarken, alanda gömülü ağır metal, tehlikeli atık ve radyoaktif maddelerin bertarafı çözüme kavuşmadı. 2017’de Turanlar adlı şirketin bilim dışı yöntemlerle kum çakıl tesisi kurarak radyoaktif atığı temizleme iddiası çöktü. Şirket bir yıl sonra işi bıraktı.
Bu yıl ise atıkların bertaraf sorunu yeni bir boyut kazandı. Geçtiğimiz Ağustos ayında harekete geçtiği öğrenilen Ekovar adlı şirketin önce alanın yüzde 51’ini satın aldığı öğrenildi. Ardından şirket, hiçbir maddi karşılık beklemeden radyoaktif atıkları temizleyeceğini iddia ederek Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na başvurdu. Bakanlık şirkete izin verdi.
Fabrikanın 70 dönümlük arsasında 21 noktaya radyoaktif madde gömüldüğü tespit edildi.
‘BAKANLIK AFERİN Mİ DİYECEK?’
Ankara merkezli Ekovar şirketi yetkilileri yaklaşık iki ay önce İzmir’e giderek belediye başkanları, meslek odaları, sivil toplum kuruluşları ve bilim insanlarının katıldığı toplantıda brifing verdi. Ancak kimse tatmin olmadı, bilakis endişeler daha da arttı. O toplantıda sorulara yanıt alamadıklarını belirten Çevre Bilimi ve Kimya Uzmanı Enver Yaser Küçükgül, “Radyoaktivite konusunda hiçbir deneyimleri yok. Bakanlık hangi yetkiyle bunlara izin veriyor? Arazi sahibi olan Ekovar, ben bu sahayı temizledim, bakanlık da aferin, iyi yaptın, o halde buraya rezidanslar dikebilirsiniz mi diyecek” diye konuştu.
Ege Çevre Platformu (EGEÇEP), İnsan Hakları Derneği ve aralarında İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin eski başkanı Tunç Soyer’in de bulunduğu birçok yurttaş, Ekovar’a verilen işin iptali için idare mahkemesinde dava açtı. Davacılar, temizleme işleminin hukuka ve uluslararası standartlara uygun olarak yapılmasını talep etti. Bu arada, Ekovar Çevre Grup Geri Dönüşüm Atık depolama Şirketi’nin konkordato başvurusunda bulunduğu ortaya çıktı.
Atıkları temizleyecek kurum ve kuruluş yok
Türkiye’de radyoaktif atıkları bertaraf edebilecek kapasitede kurum ve kuruluş olmadığını kaydeden Enver Yaser Küçükgül, uluslararası kurumlarla çalışılması gerektiğini söyledi. Küçükgül, zırhlama, paketleme yöntemiyle atıkların hapsedilmesi yöntemini önerdi. Oluşacak büyük maliyetin de nükleer çubukların getirildiği ülkeden sağlanması gerektiğini belirtti.
FACİA 4 YIL BOYUNCA SAKLANDI
Facia yıllarca kamuoyundan gizlendi. Aylar sonra, fabrika ortakları olan aile içinde kavga çıkınca devlete ihbar edildi. Hükümet inceleme için bir yıl sonra harekete geçti. 2007’de bölgeye gelen Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ve Çevre Bakanlığı İzmir İl Müdürlüğü ekipleri, fabrikanın 70 dönümlük arsasında sondaj ve ölçümler yaptı. 21 noktaya radyoaktif madde gömüldüğü tespit edildi. Radyoaktif miktarının 500 ton olduğu saptandı. Gerçek, olaydan dört yıl sonra, gazete haberiyle ortaya çıktı. Olay kamuoyunda şoke etkisi yarattı, büyük tepki oluştu.
ARENA EFSANESİNDEN BOMBA GİBİ DOSYALAR
GÜÇLÜ EKİP GÜÇLÜ PROGRAM: Duayen Gazeteci Uğur Dündar liderliğindeki Arena ekibinde SÖZCÜ Muhabiri Gökmen Ulu, SÖZCÜ TV Haber Müdürü Cem Özkeskin, Özel Haberler ekibinden Fırat Fıstık ve Hazar Dost yer alıyor. Türk tiyatrosunun büyük üstadı Müjdat Gezen, her hafta sokaktaki adam tiplemelerinden oluşan hiciv yüklü parodilerle programa katılıyor.
Araştırmacı televizyon haberciliği efsanesi Uğur Dündar’la Arena seneler sonra döndüğü ekranlarda fırtınalar estiriyor. Arena, Türkiye’nin en iyi haber kanalı Sözcü Televizyonu’nda ikinci bölümü ile izleyicilerinin karşısına çıktı. Arena’nın bu bölümünde ABD’yi sarsan New York’taki rüşvet davasında adı geçen Türk Hava Yolları’nın hangi cemaat ve tarikatlere bedava bilet sağladığı, kimlere ayrıcalıklar sağladığı anlatıldı. Bankacılık sisteminin boşluğundan yararlanan dolandırıcıların vatandaşların hesaplarından nasıl para çektiği izleyenleri hayretler içinde bıraktı. Gıda terörünün üstüne gitmeyi sürdüren Arena, yıllar önce ortaya çıkardığı pul biberlerdeki kanserojen aflatoksin maddesinin günümüzde ne durumda olduğunu sorguladı. Fikri takibin sonucunda dehşet verici tablo ortaya çıktı. Sorunun giderilmediği gibi, artış gösterdiği ortaya çıktı. Dündar, konunun uzmanı Yavuz Biçkes’i stüdyo konuğu olarak aldı. Üstelik, laboratuvar analizlerinde aflatoksin maddesinin gizlenmesi için ürünlerin içine alüminyum silikat karıştırıldığı saptandı. Bu sentetik kimyasal maddenin hem kanser hem de Alzheimer vakalarına neden olduğu anlatıldı.
Kaynak: sozcu.com.tr