Ana Sayfa GÜNDEM İzmir Belediye Başkanı Cemil Tugay: Körfezde yüzmeyi vadedemem

İzmir Belediye Başkanı Cemil Tugay: Körfezde yüzmeyi vadedemem

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, İzmir Körfezi’nde Bayraklı Sahili’ne vuran ve İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İzmir Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ile Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü ekiplerinin inceleme başlattığı balık ölümleriyle ilgili açıklamada bulundu. Egemenlik Evi’nde basın toplantısı düzenleyen Tugay, körfezin 1965 yılından bugüne dek kirlendiğini ve sorunun yeni olmadığını belirtti.

Tugay, “Körfezimiz maalesef ağır bir kirlilik yükü altında ve bunun sonuçlarıyla karşı karşıyayız. Yıllar içinde 30’dan fazla dereyle körfezimize evsel, endüstriyel ve tarımsal atıklar taşınıyor. Evsel atıkların bir kısmı da kaçak ya da sistemin aşırı yüklenmesi sonrasında körfeze olan deşarjlar yani kanalizasyon atıkları da körfezi kirletti. Bayraklı Sahili’nde metrelerce dipte çamur birikimi olduğunu, bu çamur birikiminin dolgu yaparak ortaya çıkaracak şekilde çözülmeye çalıştığını hatırlamamız gerekiyor. Neticede uzun yıllardır körfeze hepimiz, İzmir’de yaşayanlar, sanayi ve endüstri kuruluşları atık atıyor ve maalesef iş son noktasına gelmiş gözüküyor. Bununla yüzleşerek çözüm için ortak çaba içinde olmalıyız. Yaşadığımız renk değişikliği ve balık ölümlerinden sorumlu olan şey ‘plankton’ denilen bir mikroorganizma türünün denizde aniden patlama şeklinde çoğalmasıyla ortaya çıktığını düşünüyoruz. Mikro algler ilk defa geçen yıl körfezde saptanmış, bu sene ikincisini yaşıyoruz. Normalde denizlerimizin türleri değil, daha sonradan türemişler ve muhtemelen gemilerle taşınma sonrasında iklim değişikliğinden yararlanarak çoğalıyorlar ve körfezimizde baskın bir tür haline geliyorlar” ifadelerini kullandı.

’68 FARKLI NOKTADAN 3 AYDA BİR SU ÖRNEĞİ ALINIYOR’

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 2000 yılından itibaren körfezi bilimsel olarak incelediğini söyleyen Tugay, “2000-2018 arası Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri Enstitüsü’yle, 2020-24 arası sözleşmemizle de TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi’yle ortak çalışıyoruz. Körfezin suyunu takip etmek için 68 farklı noktadan 3 ayda bir yüzeyden ve derinden ölçüm için su örneği alınıyor ve bunlar raporlandırıyor, bilimsel verilerle takip ediliyor. Bilimsel verilere baktığımız zaman objektif şekilde problemin ne zaman olduğunu, ne zaman yoğunlaştığını görüyoruz. Bu sorunu her türlü siyasetin üzerinde görüyorum. Belediye başkanı olarak çok üzüldüğüm çevre felaketi sonrasında siyasi kimliğimden sıyrılmam gerektiğini, yapabileceğimiz tüm kurumlarla iş birliği yapıp sorunu çözmemiz gerektiğini düşündüm. Önce İzmir’deki, sonra Türkiye’deki kişi ve kurumlardan bekliyorum. Sorunumuz büyük ve ağır. Çözüm için hep beraber çalışmaktan başka çaremiz yok” diye konuştu.

‘ARITMA TESİSİNDEN KAYNAKLANAN ANORMAL BİR DURUM YOK’

Körfezdeki kirliliğin son 10 yılda hızlı şekilde arttığını ifade eden Cemil Tugay, “Herkesin endişelendiği arıtma tesisleri var. İZSU’nun Sasalı ve Narlıdere’deki arıtma tesisi bakanlık tarafınca sürekli ve düzenli olarak kontrol ediliyor. Elimizdeki bilgilere göre, tesislerden kaynaklanan bir anormal durum yok. Göreve geldikten sonra, son 5 ayda bir anormallik yaşamadık. İkinci görülen sorun, dereler. Yağışlı dönemlerde artmakla birlikte yılın tüm aylarında evsel ve endüstriyel atıkların, Menemen bölgesinde tarımsal atıkların dereler yoluyla körfeze aktığını biliyoruz. Üçüncü görülen sorun, liman ve tersane. Liman ve tersane körfezi kirleten yapılar arasında. Bunlar özel tesisler ancak limana gelen yük gemilerinin körfezde ağır bir kirlenmeye ve mikro alglerin taşınmasına neden olduğunu biliyoruz. Başka limanlardan alınan atık suların geldiği limanda rastgele boşaltılmaması için arıtma tesisi olması lazım. Bu zorunluluk, ne yazık ki böyle bir tesisi yok. Bu tesisi yapma zorunluluğu liman işletmesine ait” dedi.

‘GERÇEKTE YETKİLERİ YOK’

İZSU’nun, körfez konusunda icracı olamadığını belirten Tugay, şöyle konuştu:
“2000 yılında yapılan kanunlar ve yönetmeliklerden sonra denizler ile iç sularda yetki ve yaptırım sıralamasında birinci derecede sorumluluk Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı ve üçüncü derecede ise Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın. Belediye ve diğer kurumlara bir icraat yetkisi verilmiyor. Bunları sorumluluğu başka kurumlara yıkmak için söylemiyorum. Bu olayda İZSU ekipleri bu soruna müdahale etmiş olsalar da gerçekte yetkileri yok. İç körfezde toksik içeriği olan milyonlarca ton çamur birikmiş durumda. Bu çamuru almak istesek belediyenin 50 bin metreküpe kadar yetkisi var. Körfezde su akımını yönetecek yetki tamamen bakanlığa ait. Organize ve münferit sanayi atıklarını arıtan tesislerin problemleriyle ilgili olarak tüm yetki Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na ait. Gözlem dışında hiçbir yetkiye sahip değiliz. Buralardan kaynaklı kirlenme olduğuna neredeyse eminiz. Bir diğer sorun da Gediz Nehri. Gediz Nehri, atıkları körfezin ağzına boşaltıyor. Ayrıca sudaki oksijeni artırmak için suyu havalandırmak amaçlı çalışmalar yapılıyor. Ölü balıkları toplayarak daha ileri kirliliklerin önüne geçmeye çalıştık.” 

‘TOPLAMDA 5 MİLYAR 550 MİLYON LİRALIK YATIRIMI ÖNÜMÜZDEKİ 18 AY İÇİNDE YAPACAK’

Şehrin atık su altyapı çalışmasıyla ilgili bilgi veren Tugay, “Kasım ayında çıkacağımız ihale ile 3 ayrı bölgede yağmur suyu ve kirli atık su ayrıştırma altyapı çalışması yapacağız. Hazırlıklarımız nerdeyse tamam. Çınarlı birinci bölge, Umurbey Alsancak bölgesi ikinci, Poligon üçüncü bölge şeklinde toplamda 4 milyar 200 milyon TL yağmur suyu ayrıştırma yatırımı için hazır. Şu anda yapımı devam eden 4. Faz Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi’nin çalışması, Güneybatı Atıksu Arıtma Tesisi’nin kapasite artışını sağlayacak çalışma, Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi Çürütme ve Kurutma Tesisi, Konak Çınarlı Yağmursuyu Ayrıştırma tesisi için çalışmalarını sürdürüyoruz. 4. Faz Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi’nin yapımı hala devam ediyor. Önümüzdeki nisan ayında yapımı bitip, devreye girecek şekilde çalışmalar devam ediyor. 4. Faz Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi’nin yatırım maliyeti 1 milyar lira, Güneybatı 1 milyar 400 milyon lira, Çiğli Çürütme Kurutma Tesisi’nin 2 milyar 100 milyon lira, Konak Çınarlı Ayrıştırma Tesisi’nin 1 milyar 50 milyon lira, toplamda 5 milyar 550 milyon liralık yatırımı önümüzdeki 18 ay içinde yapacak şekilde planladık. Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan onay bekliyoruz. En kısa zamanda ise Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi’nin 5’inci fazını yapacağız” ifadelerini kullandı.

‘HER TÜRLÜ İŞ BİRLİĞİNE AÇIĞIZ’

Cemil Tugay, mevcut kirliği temizlemek için sorumluluk almaya hazır olduklarını belirterek, “Sirkülasyon ve navigasyon kanalından bahsedildi. Geçen 5 yıllık süreçte bu konuyla ilgili bir çalışma olmadı. Bu çalışmayı yapmakla yükümlü olan kurum İzmir Büyükşehir Belediyesi değil. İç ve orta körfezimiz maalesef suyun çok hareketsiz olduğu, akımın neredeyse hiç olmadığı yerler. O yüzden kendini temizleyemiyor. Kendini temizlemesi için derelerden de taze su akışının olmadığını düşünürsek, bu tür bir kanala ihtiyacımız olduğu kesin. Bu 2 kanalın yapımı çok yüksek maliyetli ve teknik olarak da zor. Ancak, Kocaeli’de yaptığı gibi Bakanlığımızın bu konuda sorumluluk almasını bekliyoruz. Her türlü iş birliğine açık olduğumuzu tekrar söylemek isterim. Başkanlığa aday olduğumda, biraz da çekinerek ama çokça dile getirdiğim konu körfezin kirliliğiydi. Bununla ilgili hazırlık yapmıştık. Ancak iyi niyetle göstereceğimiz çabalar ne yazık ki bu sorunun çözümünde yeterli olmayacak. Dolayısıyla 3 bakanlığın mutlaka sorumlulukları çerçevesinde üzerine düşeni yapması gerekiyor” dedi.

‘KÖRFEZLE İLGİLİ DURUMU TAKİP ETMEK İÇİN BİR BİLİM KURULU OLUŞTURACAĞIZ’

İzmirliler olarak bir sorunla daha yüzleşmek zorunda olduklarını söyleyen Tugay, “2002 yılında kanalizasyon, kirli su altyapısı yapılırken, nüfusumuzun önümüzdeki yıllara dair projeksiyon hesaplarına bakıldığında, şu anda geldiğimiz duruma geleceğimizi kimse hesaplayamamıştı. Bizler 4,5 milyon nüfusuz ve 3 milyon nüfus körfezin çevresinde, metropol alanda yaşıyor. İzmir’in nüfusuna 2000 yılından bugüne baktığımız zaman yaklaşık 1,2 milyon ilave nüfus geldiğini söyleyebiliriz. Bu nüfusun en az 1 milyonu körfezin çevresinde yaşamaya başladı. Şehrimizin bazı bölgelerinde çok yoğun yapılaşmanın devam ettiğini sizler de biliyorsunuz. Ancak bu yoğun yapılaşmayı kaldıracak altyapının olmadığını yine hepimiz görmek zorundayız. Yani metropol alana bu kadar yoğun yük devam ederse, bu sorunlar daha da büyük problemlere dönüşecek. Körfezle ilgili durumu en detaylı yönleriyle takip etmek için bir bilim kurulu oluşturacağız. Körfeze dair tüm verileri Büyükşehir ve İZSU’nun sayfasında şeffaf olarak yayınlayacağız. İzmir Büyükşehir Belediyesi kaynaklarının önemli bir kısmını altyapı için körfez için kullanacak. İzmir’in önemli bir altyapı yatırımına ihtiyacı var” diye konuştu.

‘İZMİR KÖRFEZİ’Nİ TÜM TOPLUMLA BERABER KURTARACAĞIZ’

Hiçbir siyasi hesap içinde olmadan en önemli önceliklerinin altyapı çalışmaları olduğunu belirten Tugay, “Yurt dışından bulduğumuz kaynakların kullanımı için de Hazine Bakanlığı’ndan, devletin diğer kurumlarından yardımcı olmalarını bekliyoruz. İzmir Körfezi’ni tüm toplumla beraber kurtaracağız. Bunun için insanların körfezi kirletmemek adına azami dikkat içinde olmasını bekliyoruz. Yetkilerimiz çerçevesinde hata yapan tüm kişi ve kurumları hem afişe edeceğiz hem de yetkimiz çerçevesinde cezalandıracağız. Bu konuda çok kesin bir irade koyacağımızı herkes bilsin. Ama en ufacık bir kirliliğin, atılan izmarit veyahut yemek artığının, kirli suyun derelere ve körfeze atılmasını vatandaşımızın derhal durdurmasını talep ediyoruz. Körfeze hep beraber sahip çıkılması gerektiğinin altını çiziyoruz” ifadelerini kullandı.

‘GEÇMİŞLE KAVGA ETMENİN HİÇBİR FAYDASI YOK’

Master planları yaptıklarına da değinen Cemil Tugay, “İZSU Genel Müdürümüzle beraber planladığımız yeni bir Körfez Master Planı, Kanal Master Planı ve bir de deniz suyu ile ilgili bir altyapı master planı yapılacak. Geçmişle kavga etmenin hiçbir faydası yok. Daha öncesini değil bundan sonraki dönemde ne yapacağımızı düşünmemizin daha önemli olduğunu düşünüyorum. 5 yılın sonunda körfezimiz bugünden çok daha iyi olacak. Her ne olursa olsun gereğini yapacağız. Ben size körfezde yüzmeyi vadedemem ama bugüne oranla çok daha temiz bir körfezi, İzmirlilere bırakacağımı vadedebilirim. Ayrıca sudaki oksijenin neredeyse tamamen tükendiği saptandı. Balık ölümlerinin bundan kaynaklandığına dair kanaatimiz güçlü. Ama mikro alglerin bazıları toksin salgılayabiliyor, bunlar da balık ölümlerine katkıda bulunmuş olabiliyor. O nedenle körfezden balık tutulmasını doğru bulmuyorum, özellikle iç körfez bölgesinde doğru değil. İl Hıfzıssıhha kararına göre zaten tutulması yasak, bunlarla ilgili önlemler alınması gerektiğini düşünüyorum. Körfezde bilinenin ötesinde yeni bir mikrop türü yok ama bu kirliği gidermezsek bunları da yaşayabiliriz. Şu an havadan deniz suyuna temasla vatandaş için tehlike oluşturacak bir durum olduğunu düşünmüyorum. Özellikle iç körfezde tutulan balıkların yenmemesini tavsiye ediyorum” dedi. 

Kaynak: sozcu.com.tr