Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen Ankara Kültür Yolu Festivali kapsamında ATO Congresium’da ‘Asya’dan Anadolu’ya Türk El Halısı’ isimli sergi meraklılarıyla buluştu.
Sergide geleneksel Türk halılarının yanı sıra ressam Devrim Erbil’in tablolarından birebir dokunan 8 parça ipek halıda yer aldı.
“O HALIYI HÂLÂ SAKLARIM”
Devrim Erbil sergide yaptığı açıklamada, halıya ilgisinde Uşak doğumlu olmasının payı olduğunu söyledi.
Babasının görevi gereği Uşak’ta 5 yaşına kadar kaldığını, çocukluğunda halı dokuyanları görmesinin kendisinde izler bıraktığını belirten Erbil, “Uşak’ta evlerin girişlerindeki holde sağlı, sollu halı tezgahları bulunurdu. Halam kardeşimle sünnet düğünümüzde bir halıyı hediye olarak yollamıştı. Önde bir eşek üzerinde kervan başı, arkada iki deve. 80’e 60 boyutlarında bir halıydı. Hâlâ saklarım” dedi.
Erbil, ilerleyen dönemlerde Anadolu’yu dolaştığında Türkiye’de bir muazzam bir halı mucizesi olduğunu belirterek, “Her bölgede kendine özgü renkler, kompozisyonlar, olağanüstü bir teknik. Mimar Sinan Üniversitesi’ne girdiğimde ve sanatçı olma yolunda ilerlediğimde halının değerini anlamaya başladım. Dünyada büyük müzelerde çağdaş sanatçıların eserlerini halıya dokutturduklarını gördüm. Türkiye’deki sanatçılar neden halıları küçümsediler, neden tanımıyorlar?” ifadesini kullandı.
“HALININ NEFERİ OLARAK BUNA KENDİMİ ADADIM”
Cumhuriyet dönemi Türk ressamlarının Fransa başta olmak üzere eğitim için yurt dışına gittiklerini, bunlardan birisinin de Nurullah Berk olduğunu anlatan Erbil, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Nurullah Berk, Fransa’ya gittiğinde Picasso ile tanışıyor. Picasso ona ‘Siz hat sanatını iyi incelediniz mi?’ diyor. Picasso dünyanın neresinde ne var biliyor. Nakkaş Osman’ın bir hattı ile ressam Piet Mondrian’ın resmini aynı seviyede görüyorum. Halbuki Nakkaş Osman, Mondrian’dan 3 yüzyıl önce yaşadı. Mondrian nakkaşın eserlerini biraz süslemiş sadece. Demiyorum ki Batı sanatının pek çok ekolü Osmanlı sanatını gördü de oldu, fakat bir sezinlenmenin olduğu görülüyor.”
Hat, halı, kilim sanatının tüm Türkiye’ye yayılmasının çok özel olduğunu değerlendiren Erbil, “Ben halıya tutkuyla bağlı olduğum için halı tekniğiyle resimler nasıl duracak diye merak ediyordum. El halıcılığındaki teknik, işçiliğin bu topraklarda yetişmiş olması çok kıymetli. Başka hiçbir coğrafyada yok. Halıları tanıtmak gerekli” diye konuştu.
Erbil, Bakü’de bir halı müzesine gittiğini, burada çocuklara halıcılığı gösterdiklerini ve bir halı galerisi bulunduğunu dile getirerek, şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye’de halı müzeleri açılsın. Meslek yüksek okullarında halıcılık bölümleri olsun. Halı dokuyanlar kalmadı. Bu tekniği bilenler gidiyor, yerine gelmiyorlar. Ben halının neferi olarak buna kendimi adadım. Devlet büyükleri ile görüştükten sonra büyük bir halı müzesinin İstanbul veya Ankara’da açılmasıyla burada hem halıyı tanıtacağız hem de geleneksel Türk sanatının Osmanlı’yla birlikte yok olduğunu düşünenler de mahcup olacaklar.”
Kaynak: sozcu.com.tr