Avukatlar, dilekçede Özer’in özgürlüğünün kısıtlanmasının, hukuk sisteminin “insan onuruna ve özgürlüklerine saygılı bir şekilde işleyişi” ilkesine aykırı olduğunu belirtti. Dosyaya, Özer’in CHP Parti Meclis Üyeliği adaylık başvurusu, medya yayınları ve diğer belgeler dahil 15 ek sunuldu.
“Yargı Sistemi İnsani Boyutları Göz Önünde Bulundurmalı”
Dilekçede, yargı sürecinin adalet sağlamasının önemine dikkat çekilerek, özgürlüklerin kolayca kısıtlanmasının adalet ilkeleriyle bağdaşmadığı vurgulandı. Ayrıca, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. maddesine atıf yapılarak tutuklama kararlarının yalnızca kaçma şüphesi veya delil karartma riski durumlarında verilmesi gerektiği hatırlatıldı. İtiraz dilekçesinde, “Tutuklama, geçici bir tedbirdir ve suçluluğu kanıtlanmamış kişilerin hürriyetlerini sınırlamak, yalnızca son çare olarak düşünülmelidir” ifadeleri yer aldı.
“Kayyum Ataması, Yargı Kararlarından Bağımsız Bir Süreçtir”
Ahmet Özer’in avukatları, müvekkillerinin İstanbul’un en büyük ilçelerinden Esenyurt’ta, 227 bin 608 seçmenin oyunu alarak %49,04 oranıyla belediye başkanı seçildiğini vurguladı. Dilekçede, Özer’in görevden uzaklaştırılmasının ardından kayyum atandığına değinilerek, “Belediye başkanlığına kayyum atanması, müvekkilimizin tutuklanmasından değil, görevden uzaklaştırılmasından kaynaklanmaktadır” denildi. Avukatlar, Özer’in tahliye edilmesinin belediyeye kayyum ataması sürecini etkilemeyeceğine dikkat çekti.
Kaynak: sozcu.com.tr