Araştırmacılar yaşamın ilk 1000 gününde yani döllenmeden başlayıp, doğumdan sonraki ilk 2 yıl olan uzun vadenin sağlık açısından ne kadar kritik olduğunu vurguladı. Bu dönemde alınan besinlerin, ileriki yaşlardaki hastalık riskini belirlemede önemli bir rol oynadığı belirtiliyor. Özellikle şeker tüketimi, bu dönemde dikkat edilmesi gereken en önemli konulardan biri olarak öne çıkıyor.
Güney Kaliforniya Üniversitesi’nden araştırmacılar, İkinci Dünya Savaşı sonrası İngiltere’de uygulanan şeker karne uygulamasını inceleyerek bu sonuca ulaştı. Savaş yıllarında şeker tüketimi ciddi şekilde kısıtlanmış, ancak karne uygulamasının kaldırılmasıyla birlikte şeker tüketimi hızla artmıştı.
Araştırmacılar, bu doğal deney sayesinde, şeker kısıtlamasının uzun vadeli sağlık üzerindeki etkilerini daha net bir şekilde gözlemleme fırsatı buldu. Çalışmada, yaşamlarının ilk 1000 günü karne dönemine denk gelen kişilerin, diğerlerine göre diyabet ve hipertansiyon risklerinin önemli ölçüde daha düşük olduğu görüldü.
Şeker kısıtlamasının faydaları
Araştırmanın sonuçlarına göre, yaşamın ilk yıllarında şeker tüketiminin kısıtlanması, yetişkinlikte diyabet riskini yüzde 35, hipertansiyon riskini ise yüzde 20 oranında azaltabiliyor. Ayrıca, şeker kısıtlamasına maruz kalan kişilerde bu hastalıkların başlangıcı ortalama birkaç yıl daha geç yaşanıyor.
Uzmanlar, bu bulguların ışığında çocukların şeker tüketimine daha fazla dikkat edilmesi gerektiğini vurguluyor. Günümüzde çocukların beslenme alışkanlıkları, yüksek şekerli gıda ve içeceklerin yoğun bir şekilde pazarlanması nedeniyle oldukça sağlıksız bir hal aldı. Bu durum, çocukların obezite, diyabet ve hipertansiyon gibi kronik hastalıklara yakalanma riskini artırıyor.
Kaynak: sozcu.com.tr
