Ana Sayfa GÜNDEM Narin’in babası iddianame sonrası ilk kez konuştu

Narin’in babası iddianame sonrası ilk kez konuştu

Diyarbakır’ın Bağlar ilçesi kırsal Tavşantepe Mahallesi’nde 21 Ağustos’ta kaybolduktan sonra arama çalışmalarının 19’uncu gününde dere yatağında çuval içerisinde ve üstü taşlarla kapatılarak çalılıklarla gizlenmiş halde cansız bedeni bulunan Narin Güran cinayetiyle ilgili davanın ilk duruşması 7 Kasım’da 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.

Soruşturma kapsamında, tutuklu 12 şüpheliden 4’ü hakkında, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, aracında Narin’e ait DNA ve kıl örneği bulunan amcası Salim Güran, annesi Yüksel Güran ve ağabeyi Enes Güran ile gözaltına alındıktan sonra cesedi dere yatağına taşıdığını itiraf eden komşuları Nevzat Bahtiyar’ın HTS ve baz istasyonu kayıtlarına göre, olay anında aynı evde olduğunun tespit edildiği belirtilerek, ‘İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.

Narin’in babası Arif Güran, müşteki sıfatıyla yer aldığı iddianamede, evini de gören üs bölgesinin kamera görüntülerinin yer almadığını belirterek, şöyle konuştu:

-Bu kurulan yer bu bölgenin emniyetini almak içindir. Eğer acaba burada bir terör eylemi olsaydı, bu kamera yine olmayacak mıydı? Olacaktı.

-Sebep nedir ki bu şu an burada 3 tane kamera olan askeri üs bölgesinin görüntüleri iddianamede yok?

– Ben burada Cumhurbaşkanıma, İçişleri Bakanıma, Adalet Bakanıma çağrıda bulunuyorum. 85 milyon insan benim kızımın dosyasını takip ediyor. Baro başkanı açıklama yapmış, ’50 kişi geleceğiz’ demiş.

-Seksen beş milyon kişinin gelmesini istiyorum. Değil 50 kişi, bütün illerin baro başkanlarının gelmesini istiyorum. Kızımın en son görüldüğü nokta, şurası. Orada küçük bir taş var. Zaten jandarma oraya 3 tane arkadaşını getirdi.

-Nevzat’ın evine 10-15 metre uzaklıkta. Ve o zaman hava 45 derece sıcaklığında, güneş tepede, kimse yok. Benim ailem hepsi dışarıda davetiye kartı dağıtıyor. Varsa da yakalansın, ben ilk gün dedim. Kim olursa olsun, gözümün nuru olsa dahi benim kızıma elini uzatanın devlet o elini kessin. Ama somut delillerle. Nevzat bugün bir somut delildir. İtirafçı değil, katildir. Normal bir kameradan yaklaştırın orayı.

-Şuradaki kamera benim bu evin rampasını nasıl almıyor? Eğer Nevzat gelmişse benim evime bellidir, Salim amcası gelmişse evime bellidir, eşim koşmuş da buraya kadar yüzünü kapatmışsa bellidir. İftirayla bir yere varılmaz. Yukarıda Allah var. Eğer iftira olsaydı ben ilk gün derdim ki ben bütün köyden şüpheliyim. İlk gün söyledim, dedim ki, ‘Ben Allah’tan korkuyorum, bilmediğim bir şeyi insanlara iftira atmam’ ve atmadım da.

TEK DELİL EVİN KARŞISINDAKİ KAMERA

Arif Güran, tek somut delilin evin karşısında da gözüken askeri üs bölgesinin kameraları olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

-Askeri üs bölgesinin kamerası çıkarsa bu toplum da rahat bir nefes alır. Şu an tam Narin’in evindeyiz. Benim evim değil, benim kızımın evidir burası. Narin’in evidir. Ve burada 85 milyon insana sesleniyorum.

-Diyorlar ki, Narin için elimizden ne geliyorsa onu yapacağız. Buyurun, kamera karşıda. Eğer toplum gerçekten bunun çıkmasını istiyorsa, askeri üs bölgesinin kamerası karşıdadır. Herkes bu kamerayı istesin ve devlet bu kamera görüntülerini çıkarsın. Bu görüntüler iddianamede yok. Devlet benim kızımı çıkardı, Allah’a çok şükür en azından kızımın mezarı var.

-Bu kamera, 20 kilometreden bir insanın kim olduğunu gösteren bir kameradır. Buradan 500-800 metreden nasıl göremez? Ve bu delillerin en önemlisidir, somut delildir. Kanıtı karşıdaki kameradır ve iddianamede yok. Baro başkanları, 50 kişi davaya katılacaklar. Kabul etmiyorum, 85 kişi katılın, bu kamerayı isteyin. Kızımın gerçek katili kimse ortaya çıksın. Buna ne Nevzat, ne eşim, ne oğlum, ne toplum itiraz edebilir. Olaydan 8 gün sonra takılan kameraların görüntülerini TÜBİTAK’a gönderiyorlar. Avukatlar itiraz edip dilekçe vermişler ama toplumdan bunu istiyorum. Fenomenler, dünyayı sardınız, milyonlarca iftira attınız. Erkekseniz, adamsanız, bu kameranın görüntülerini isteyin. Vicdanlar rahatsız zaten. Türkiye’de bir ilk kez daraltılmış baz bu dosyaya girmiş.

-Burası benim yatak odamdır. Duvar kaç santim? 30 santim. Biri dışarıdan geçse, benim evimin içinde gözüküyor. Bu benim gözümde bir delil değil. Somut delil değil. Somut olan tek delil, Nevzat gibi yakalanan ve itiraf edendir. Eğer benim eşim, oğlum, ağabeyim ve diğerleri yapmışsa onlar için de somut delil nedir?

-Askeri üs bölgedir, havaalanındaki mobesedir. Kızımın tepeye çıkıp çıkmadığını göstersinler. Benim evimin etrafında bir bahçe duvarı yok. Evimin arkasında da yol geçiyor. O iddianamede müştemilat geçiyor, orası tandır için yaptığım bir yerdir.

-Bu da benim ahırımdır. Bu da tandır için yaptığım yer, keşke yapmasaydım. Bu noktada bir insan durduğu zaman HTS burada mı gösterir? Bu kadar eminler mi HTS’nin 30 santimetre kaymamasından? Benim gözümde olan tek delil ve kanıt, evimin karşısındaki kameradır.

-Eğer Salim benim evimin arkasına gelmişse kamera görüyor. Nevzat benim evimin etrafına gelmişse kamera görüyor. Benim eşim evden çıkmışsa kamera görüyor. Bu da askeri üs bölgesinin kamerasındadır. Bu kameranın iddianameye girmesini istiyorum.

-Sözde Salim buradan yürümüş, buraya gelmiş. Benim çocuklarım nerede? Evimde uyuyor değil mi? İlk günden ve bugüne kadar söyledim. Bu duvarın kalınlığı ne kadar? 30 santim. Yani bu nokta, buradan oraya gidemiyor mu? Eğer bu HTS bu kadar iddialıysa, Türkiye’de bu kadar suç örgütlerini neden tespit edemiyorlar? Gitti geldi benim kızımın dosyasına mı girdi? Ben somut delil istiyorum. Ben bir babayım. Benim hayatım gitti. Benim canımı aldılar. Bitirdiler beni.

Oğlu Baran Güran ile ilgili özellikle sosyal medyada yapılan paylaşımlarla ilgili de konuşan Arif Güran, “Baran, paylaşımlarını silmemiş, yalandır. Tabii annesini savunacak, tabii kardeşini savunacak. Ben biliyorum ki 85 milyon insan benim kızımın dosyasını takip ediyor. Evler yıkanmış, halılar yıkanmış dediler. İddianamede yok. Bu senaryoları biz geçtik. Bunlar bazı insanların verdikleri senaryolar” ifadelerini kullandı.

YÜKSEL GÜRAN’IN ‘KAN ALMA’ MESELESİ

Eşi Yüksel Güran’ın sağlık görevlilerine gidip kanını alması ile ilgili de konuşan Arif Güran, şunları söyledi:

“Ben aşağıdaydım. Ben şimdi benim görmediğim, bilmediğim bir şeye ben bir şey diyemem. Siverek’ten gelmişler, annesinden kan almışlar. Artık sağlık ocağına mı götürmüşler, ambulansta mı bilemiyorum. Tam olarak net bilmiyorum. Şeyhlerin kan istemesi, o da izinsiz verilmemiş. İzin alınarak verilmiş. Ben ilk başta demişim; insanlara iftira atmayacağım, ben Allah’tan korkuyorum. İnsanlar benim kanıma girmiş ama yine iftira atmayacağım. Ben bilsem yaşadığım bir olayı bilsem, zaten ben anlatırım. Alsınlar beni de götürsünler, ne olacak. Zaten ölü bir adam, ölü bir babayım. Allah hakkımızı bırakmasın. Tabii ki mahkemeye gideceğim. O insanların gözüne bakacağım, kızımı katlettiğini soracağım o insana.”

‘EŞİM VE OĞLUMLA TELEFONLA GÖRÜŞÜYORUM’

Cezaevindeki eşi ve oğluyla telefonla görüştüğünü söyleyen Arif Güran, şöyle konuştu:

-Cezaevinde yaklaşık 7-8 kişi aileden var. Benim inancım ve görüşüme göre bu insanların öyle bir şey yapmayacaklarını bildiğim için gitmemişim. Eşimle ve oğlumla telefonla görüşmüşüm. O da doğal.

-Benim hakkım olan bir şeydir. Yani bir insan eşiyle çocuğuyla konuşmuyorsa, ‘Baba bunlardan şüpheleniyor’ diyecekler. Eşim ‘Allah hakkımızı bırakmasın’ diyor, ‘Canımızı aldılar, ruhumu alıyorlar’ diyor. Rabb’im kim bunu kim bizim başımıza getirmişse, misliyle onların başına getirsin.

Kaynak: sozcu.com.tr