Keşmir’de bulunan fil kafatası, Palaeoloxodon türüne ait olduğu belirlendi. Bu tür, tarih boyunca yaşamış en büyük kara memelilerinden biri olarak biliniyor. Ancak, Keşmir’deki bu fosil, diğer Palaeoloxodon örneklerinde görülen karakteristik kalın ve öne doğru çıkıntılı tepeye sahip değildi. Bu durum, bilim insanlarını yeni bir türün varlığı üzerine düşünmeye itti.
Gizemli Bir Tür
Dünyanın farklı üniversitelerinden paleontologlar ve bilim insanlarından oluşan bir ekip, bu gizemli fosili inceledi. Yapılan detaylı analizler sonucunda, Keşmir’deki filin, 1950’lerde Türkmenistan’da bulunan ve Palaeoloxodon turkmenicus olarak adlandırılan bir türe ait olduğu ortaya çıktı.
Kayıp Halka
P. turkmenicus türü, geniş ve düz bir alnı ve hafif bir kafatası tepesi ile karakterize ediliyor. Bu özellik, fil evriminde önemli bir aşamayı temsil ediyor. Bilim insanları, P. turkmenicus’un, Afrika’da ortaya çıkan ilk Palaeoloxodon türleri ile Avrupa ve Asya’da yaygınlaşan daha sonraki türler arasında bir “kayıp halka” olabileceğini düşünüyor.
87 Adet Taş Alet Bulundu
Keşmir’deki kazılarda, fil kafatasının yanı sıra 87 adet taş alet de bulundu. Bu bulgu, bölgede yaşayan insanların bu dev hayvanlarla aynı dönemde yaşadığını ve onlarla etkileşimde bulunduğunu gösteriyor.
Fil Evrimine Yeni Bir Bakış
Bu yeni keşif, fil evrimi hakkındaki anlayışımızı önemli ölçüde değiştiriyor. Bilim insanları, P. turkmenicus türünün, Orta Asya’dan Hindistan’ın kuzeyine kadar geniş bir coğrafyada yaşamış olabileceğini düşünüyor. Bu durum, fil evriminin daha karmaşık ve çeşitli olduğunu gösteriyor.
Keşmir’deki bu önemli keşif, gelecekte yapılacak paleontolojik çalışmalar için de yeni bir kapı açıyor. Bilim insanları, bölgede daha fazla fosil bulmak ve fil evrimi hakkında daha fazla bilgi edinmek için çalışmalarına devam edecekler.
Kaynak: sozcu.com.tr