2022 yılında, İsrail’deki Weizmann Bilim Enstitüsü’nde profesör olan Jacob Hanna ve ekibi, embriyo benzeri bu hücre kümesini geliştirdiklerinde önemli bir insan gelişimi aşamasını anlama yolunda önemli bir kapıyı araladıklarının farkına vardılar. Ancak bu modeller, aynı zamanda derin etik soruları da gündeme getiriyor. Embriyo modelleri, hamilelik kayıplarına veya gelişimsel bozukluklara neyin sebep olduğunu anlamamızı sağlayabilir. Ancak araştırmalar teknik sorunları çözerken, yasal ve etik sorunlar da gündeme geliyor. Bir model, ne zaman gerçeğin yerini alacak kadar iyi sayılır?
14 GÜN KURALI VE İNSAN GELİŞİMİNİN KİLİT AŞAMASI
İnsan gelişiminde gastrülasyon olarak adlandırılan önemli bir aşama embriyonik gelişimin 14. gününde başlar. Hücreler, organların ilk tomurcuklarını oluşturacak şekilde katmanlara ayrılmaya başlar ve bu dönemde embriyo, artık ikiz olamayacak hale gelir. Bu, “14 Gün Kuralı” olarak bilinen ve birçok ülkenin laboratuvar ortamında embriyo gelişimini sınırlandırdığı bir kuralın temel dayanağıdır. Embriyonun merkezi sinir sistemi 14. gün sonrasında gelişmeye başladığından, bu aşamada henüz bireysel bir kimlik veya hissetme yetisi kazanmadığı varsayılıyor.
GELİŞEN TEKNOLOJİ VE 14 GÜN SINIRININ YENİDEN DEĞERLENDİRİLMESİ
Ancak embriyo modellerinin gelişmesiyle birlikte, bazı bilimsel topluluklar 14 gün sınırını sorgulamaya başladı. 2021’de Uluslararası Kök Hücre Araştırma Derneği, 14 gün kuralını gevşeterek, etik inceleme ve ulusal düzenlemelere bağlı olarak bu sürenin aşılabileceğini belirtti. Bu değişiklik, embriyo araştırmalarının yasal çerçevesinin değişip değişmeyeceği konusundaki tartışmaları yeniden alevlendirdi.
GELİŞİMSEL ARAŞTIRMALAR VE GELECEKTEKİ TIBBİ İLERLEMELER
Araştırmacılar, gelişimsel bozuklukların çoğunun hamileliğin ilk üç ayında gerçekleştiğini biliyor. Erken dönem embriyoları laboratuvarda canlı tutarak bu süreçte neler olup bittiğini anlamak, düşüklere ve diğer gelişimsel bozukluklara neden olan bilinmezleri çözebilir. Ek olarak, bu embriyo modelleri, hamile kadınların ilaçlar ve virüsler gibi çevresel faktörlerden nasıl etkilendiğini de açıklayabilir. Hanna’nın embriyo modellerini ilaç güvenliğini test etmek için kullanmayı planlayan bir şirket kurması, bu araştırmaların klinik uygulamalara dönüşme potansiyelini gösteriyor.
BİLİM VE ETİK ARASINDA İNCE BİR ÇİZGİ
Gelişmiş embriyo modelleri daha gerçekçi hale geldikçe, bilim insanlarının insan yaşamını neyin tanımladığı üzerine düşünmesi gerekiyor. Araştırmacılar, model embriyoların bir gün yürüyen ve konuşan bir varlığa dönüşme riskinin çok düşük olduğunu düşünüyor. Ancak yapılan son çalışmalar, bu alandaki bilimsel gelişmelerin, insana dair soruları da beraberinde getirdiğini gösteriyor. Araştırmacılar, embriyo modelleri üzerinde çalışırken, etik sınırların ne kadar esnetilebileceğini tartışmaya devam ediyor.
Kaynak: sozcu.com.tr