İsrail ordusu, Beyrut’un güneyindeki Dahiye bölgesine gerçekleştirdiği hava saldırısında Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ı öldürdüklerini iddia etti. Hizbullah örgütü, hala bir açıklama yapmadı.
Independent Türkçe Genel Yayın Yönetmeni Nevzat Çiçek, saldırının nasıl gerçekleştiğini anlattı. Çiçek, saldırı hakkında şu bilgileri paylaştı:
İsrail uçakları Nasrallah’a suikast düzenlemek için her biri 1 ton ağırlığında 85 sığınak patlatıcı bomba attı.
Saldırının F-35 uçakları tarafından, her biri 2.000 pound ağırlığında olan ve yerin 50 ila 70 metre derinliğindeki tahkimatları delebilen ve ayrıca sarsıcı titreşimlere neden olabilen yaklaşık 10 adet MK84 sığınak patlatıcı bomba kullanılarak gerçekleştirildiği belirtiliyor.
Bombanın yer altı hedeflerinde de etkili olduğu belirtilirken İsrail’in “Kanal 13” kanalına göre “Hizbullah”ın ana karargâhı yeraltının 14’üncü katında bulunuyor, ancak Nasrallah’ın hangi katta olduğu teyit edilmiyor.
İsrail medyasına göre suikast Hava Kuvvetleri’nin 119. Birimi tarafından gerçekleştirildi.
HASAN NASRALLAH, KİMLERLE TOPLANTI HALİNDEYDİ?
İsrail, Hizbullah’ın karargahını tahkimat iskele bombaları kullanarak hava saldırılarıyla hedef aldı. Saatlerce süren belirsizlikten sonra İsrail ordusu, partinin genel sekreteri Hasan Nasrallah’ın Ali Karki de dahil olmak üzere diğer liderlerle birlikte öldürüldüğünü resmen duyurdu. Analistler, operasyonun başarısının İran’ı sakinleşmeye zorlayabilecek önemli bir bölgesel dönüm noktası olabileceğini doğruluyor. Tırmanma tırmandıkça, Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail’in içine sürükleyebileceği topyekün bir savaş korkusu artıyor.
Herkesin gizeminin sırrını aramaya çalıştığı en belirgin soru, bu hassas zamanda Nasrallah ve Hizbullah liderlerini bir araya getiren toplantının amacı neydi?
OPERASYON NASIL VE HANGİ SİLAHLARLA GERÇEKLEŞTİRİLDİ?
Belirsizlik ve mutlak sessizlik ışığında, İsrail raporları, ordunun Hasan Nasrallah’ın tam yerini ve banliyönün kalbinde ve birçok yeraltı katmanında partinin lider konumuna girdiği anı belirlemesini sağlayan “altın bir andan” bahsediyor
İsrail ve Batı basınında çıkan haberlere göre, toplantı, İsrail’in devam eden gerilimine karşı koymanın yolları ve Hizbullah’ın taktiksel hareketlerini artırma olasılığının tartışılmasının yanı sıra Lübnan’ın güney sınırındaki saha durumu ve son gelişmelerin tartışılması ve değerlendirilmesine ayrıldı.
İsrail’in daha geniş bir askeri operasyon gerçekleştirme olasılığına ilişkin korkular ışığında askeri hazırlıklar, bu da toplantının tırmanmaya karşı bir plan geliştirmeyi amaçladığı tezini güçlendiriyor.
YARASA FİLOSU
İsrail Hava Kuvvetleri’ne bağlı 119. Filo, aynı zamanda Yarasa Filosu olarak da bilinir ve Ramon Hava Üssü’nde konuşlanmış olan bir F-16I savaş filosudur.
Filo daha önce Tel Nof Hava Üssü’nde McDonnell Douglas F-4 Phantom II ve onun öncesinde Vautour II uçaklarını kullanmıştır. Filonun Gloster Meteor uçaklarını ise Ramat David Hava Üssü’nde işlettiği bilinmektedir.
Mart 2018’de, İsrail Hava Kuvvetleri, 119. Filonun, 69. ve 253. Filo ile birlikte Orchard Operasyonu’na katıldığını doğruladı. Görev öncesi yapılan bir brifing sırasında 119. Filo komutanı, notlarına bu operasyonun “Orta Doğu’nun çehresini değiştireceğini” yazmıştır.
ORCHARD OPERASYONU
Operation Outside the Box ya da diğer adıyla Operation Orchard, İsrail’in Suriye’deki Deyrizor bölgesinde bulunan ve nükleer reaktör olduğu iddia edilen El Kibar tesisine düzenlediği bir hava saldırısıdır. 6 Eylül 2007’de yerel saatle gece yarısından sonra gerçekleştirilen bu saldırı, İsrail ve ABD hükümetleri tarafından yedi ay boyunca gizli tutuldu. Daha sonra Beyaz Saray ve CIA, bu tesisin askeri amaçlı bir nükleer tesis olduğu yönünde istihbarat aldıklarını doğruladı. Ancak Suriye bu iddiaları reddetti.
2009 yılında Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) tarafından yapılan bir soruşturma, bölgede uranyum ve grafit izlerine rastlandığını ve tesisin beyan edilmemiş bir nükleer reaktöre benzediğini raporladı. Ancak IAEA, Suriye’nin işbirliği yapmaması nedeniyle sitenin tam niteliğini doğrulayamamıştı. Neredeyse dört yıl sonra, 2011’de Suriye İç Savaşı sırasında IAEA, bu sitenin gerçekten de bir nükleer reaktör olduğunu resmen onayladı.
Saldırı, İsrail Başbakanı Ehud Olmert’in Başkan George W. Bush ile yaptığı görüşmelerin ardından gerçekleşti. ABD, saldırıyı düzenlemeye gönülsüz olunca, Olmert, 1981 Begin Doktrini doğrultusunda tek taraflı hareket ederek Suriye’nin nükleer silah edinme kapasitesini önlemeye karar verdi. İlginç bir şekilde, bu saldırıya uluslararası alanda ciddi bir tepki gelmedi. Bunun nedenlerinden biri, İsrail’in saldırıyla ilgili tam bir sessizlik stratejisi uygulaması ve Suriye’nin faaliyetlerini gizli tutarak IAEA ile tam işbirliği yapmamasıydı.
21 Mart 2018’de resmi olarak onaylanan bilgiye göre, saldırıya İsrail Hava Kuvvetleri’ne bağlı 69. Filo F-15I, 119. Filo F-16I ve 253. Filo F-16I uçakları katıldı. Ayrıca bir elektronik istihbarat (ELINT) uçağı da operasyonu destekledi. Uçaklar AGM-65 Maverick füzeleri, 500 librelik bombalar ve harici yakıt tanklarıyla donatılmıştı. Saldırı, İsrail’in gelişmiş elektronik harp yetenekleri kullanılarak gerçekleştirilmişti ve Suriye hava savunma sistemleri, İsrail uçaklarını algılayamadan yanıltıldı.
Suriye, bu saldırının ardından uluslararası alanda büyük bir tepki göstermedi. Tesisin, bombalarla yok edildiği tahmin ediliyor ve 2017 yılında Kibar nükleer tesisi, Suriye Demokratik Güçleri tarafından ele geçirildi.
Kaynak: sozcu.com.tr